Geçen yılı 21,2 milyar dolar ihracat ile kapatan bu yıl ise gerileyen uluslararası talebe bağlı olarak söz konusu rakamda yüzde 10’a yakın düşüş beklenen hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe 2024 yılı siparişleri de tehlikeye girdi.
Ekonomim’den Yener Karadeniz’in haberine göre önümüzdeki 1 yıl boyunca düşük talebin süreceğini dile getiren sektör temsilcileri, bu dönemde fiyat avantajı olan ülkelerin pasta küçülse de paylarını artırabileceğini belirtti. Bu noktada Türkiye’de yaşanan yüksek enflasyon ve kur düzeyini işaret eden reel sektör temsilcileri, enflasyon oranında artmayan kurun ihracatçının yurtdışında fiyat tutturmasını zorlaştırdığını, bu nedenle alınmaya başlanan 2024 yılı siparişlerinin de tehlikeye girdiğini aktardı. Öte yandan alımının yüzde 15-20’sini Türkiye’den yapan İspanyol Inditex’in yüksek fiyatlar nedeni ile yılsonuna kadar Türkiye’deki siparişlerini başka bölgelere kaydırmaya karar verdiği belirtiliyor.
“2024 İÇİN MAL SATAMIYORUM”
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, kurda meydana gelen artış avantajının asgari ücrette yaşanan artış ile sıfırlandığına dikkat çekti. Arkasından meydana gelen akaryakıt ve genel gider gibi artışların ihracatçıyı yeniden dezavantajlı duruma soktuğunu söyleyen Kaya, “2024 siparişlerini almaya başladık. Şu an Euro/TL kuru 30. Yılbaşında asgari ücret yüzde 50 artacak diyelim. Peki, kur 45 TL olacak mı, olmayacak. O zaman ben 2024 yılı için mal satamıyorum” dedi.
GÖSTERGELER NEGATİF
Türkiye Hazır giyim sektörü resmi verilere göre Nisan 2023 itibariyle 42 bin işletme ve 673 bin kişilik istihdam ile emek yoğun sektörlerin başında geliyor. Yıllık 20 milyar doları ihracat olmak üzere 50 milyar dolardan fazla hacme sahip olan sektör, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı üçüncü sektör olmakla birlikte en fazla dış ticaret fazlası verenlerden de biri. Son 3 aydır kapasite kullanım oranları gerileyen sektörde söz konusu oran haziran ayı itibari ile 77,3’e kadar düştü. Önümüzdeki döneme yönelik gerçekleşmeler hakkında ipuçları veren PMI endeksinde de göstergeler çok iç açıcı değil. Mayıs’taki iyileşmenin ardından Haziran ayında giyim sektörünün faaliyet koşullarında, son 5 ayda 4’üncü kez bozulma görüldü. Üretim ve yeni siparişler yeniden daralmaya geçti. İSO PMI anketinde takip edilen on sektör içerisinde yeni siparişlerin en belirgin yavaşladığı sektör giyim ürünleri oldu. İş yüklerindeki azalmaya bağlı olarak firmalar satın alma faaliyetlerini ve istihdamı azalttı. Diğer yandan, enflasyonist baskılarda da artış gözlendi.
KG BAŞINA DEĞER 16 DOLAR SINIRINA DAYANDI
Düşüş grafiği sektörün ilk yarı ihracat rakamlarına da yansıyor. Geçen yıl 10 milyar 795 milyon dolarlık ihracata imza atan sektörde söz konusu rakam bu yılın aynı döneminde yüzde 7’den fazla düşüş ile 10 milyar dolara geriledi. Miktar bazında düşüş çok daha yüksek seviyede gerçekleşti. Geçen yıl ilk yarıda 753 bin ton olan ihracat miktarı bu yıl yüzde 15 düşüş ile 635 bin tona düştü. Sektör ihracatında tek olumlu gelişme ise kg başına ihracatta gerçekleşen değer artışı oldu. Türkiye İhracatçılar meclisi verilerine göre geçen yıl ilk yarıda kg başına 14,32 dolar olan değer, bu yıl 15,74 dolara yükseldi.
Bunun en önemli sebeplerinden biri ise hem maliyetlerdeki artışın fiyatlara yansıması, hem de basic ürünlerin pazardan çekilmeye başlaması olarak değerlendiriliyor. Bu durum sektörün istihdamını da doğrudan etkiliyor. SGK verilerine göre geçen yıl nisan ayında 704 bin olan hazır giyim ve konfeksiyon sektörü istihdam rakamı, bu yıl aynı dönemde 673 bine düştü. Bu, 31 binden fazla istihdam kaybı anlamına geliyor. Tekstil sektörü ile birlikte bu kaybın temmuz ayı itibari ile 150 bini aştığı dile getiriliyor. TGSD Başkanı Kaya, “Göstergeler pozitif değil. Emek yoğun bir sektör olduğumuz için işçilerimiz ile baş başa kaldık. İşçilerimizin maliyetlerini sineye çekmek zorunda kalıyoruz. Bunun için de sermayeye, paraya ihtiyaç var. Buna ise çok yüksek maliyetlere rağmen ulaşamıyoruz. Üstelik talepsizlik de devam ediyor. Konuyu Ticaret Bakanımız Ömer Bolat ile görüşmemizde de dile getirdim. Sektöre yönelik kısa çalışma ödeneğini çıkarılması lazım. Bir kısmını biz, bir kısmını devlet yüklensin. Aksi halde yola devam edemeyeceğiz” dedi.
ADETLERİMİZ DÜŞECEK AMA FİYAT ARTACAK
Maliyetlerin artması nedeni ile artık pahalı bir ülke haline gelindiğini vurgulayan Kaya, şöyle devam etti: “Bunun üzerinde çalışıyoruz. Ama biraz zaman alacak. Pazar çeşitliliğini artırma, katma değerli ürünlere yönelmek için çalışmalar yapmalıyız. Adette geri gideceğiz ama fiyatlarımızı artıracağız. Bu da değişim ve dönüşüm demek. Hem insan kaynağı hem teknoloji hem de üretim anlamında dönüşümden geçeceğiz. Bu konuda da devlet kısa değil, 3-5-10 yıllık destekler teşvikler vermeli. Yanı sıra bu maliyetler ve bu enflasyon bu şekilde devam ettiği sürece enflasyon ile kur dengesi istiyoruz.”
“BİRÇOK FİRMA ÖNÜMÜZDEKİ YILI GÖREMEYECEK”
Türkiye Triko Sanayicileri Derneği (TRİSAD) Başkanı Mustafa Balkuv, dünyadaki rakipleri ile fiyat farkının yüzde 60’a yükseldiğini söyledi. Bu nedenle kış siparişlerinin önemli bir kısmının kaçtığını belirten Balkuv, “Yüzde 20’ye kadar olan fark yıllar süren ikili ilişkiler ve güven dolayısıyla tolere edilebiliyordu, ama bu fark nedeni ile 2024 siparişlerini kaçırıyoruz. Birçok müşteri ‘bir daha Türkiye ile çalışmayacağız’ diye geri döndü.
Salgın döneminde 1,5 yıl çok iyi iş yaptık ama son 10 aydır her ay bir öncekinden daha kötüye gidiyor. Hem değer hem de adette geriliyoruz. Bu yılı yüzde 15 düşüşle kapatacağız. 2024’u kurtarma gayreti içindeyiz ama o da çok zor. Birçok firmamız 2024’ü bile göremeyebilir. Bu ülkenin en önemli kasları ihracat ve turizm. Özellikle tekstil ve hazır giyim ihracatçısı hep görmezden gelindi. Oysa bu iki sektör 10 yılda 300 milyar dolar döviz kazandırdı ülkeye. İstihdam deposu. Kadın istihdam oranı çok yüksek. Triko olarak kg başına ihracatımız 25 doların üzerinde. Tüm bunların göz ardı edildiği yerde biz hala üretmenin sipariş almanın, ülkeye değer yaratmanın peşindeyiz. Bizi rant politikaları mahvetti. Önemli ölçüde kan kaybettik” dedi. Tüm bu gelişmeler nedeni ile birçok şirketin küçülme hesapları yaptığını dile getiren Balkuv, küçülmenin de maliyeti olduğuna dikkat çekerek, “Maalesef bu maliyetler nedeni ile bunu bile yapamıyorlar” dedi.
“SEKTÖRÜN ÜZERİNDE ÖLÜ TOPRAĞI VAR”
TOBB Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, 2024 yılı için bu dönemlerde siparişlerin alınmaya başlandığını aktararak ancak hem uluslararası göstergeler hem de Türkiye’deki gelişmeler nedeni ile çok parlak bir dönem geçirilmediğini söyledi. Fayat, “AB PMI verileri çok iç açıcı değil. Kurda yaşanan artışın da avantajı ile 2024’ün özelikle bahar ayları yüklemelerinden sebeplenebiliriz diye düşünürken, talebin yetersiz olduğunu görüyorum. Çünkü kış işlerini kurlarda meydana gelen baskı nedeni ile kaçırmıştık. İşler rakiplere gitmişti. Şimdi 2024 yaz sezonu için de endişe taşıyorum. Genel olarak sektörün üzerinde ölü toprağı, bitkinlik var. Bizim sipariş anlamında toparlanmamız seneye baharı bulacak. Çünkü başta Almanya olmak üzere AB’nin resesyondan çıkması, toparlanması seneye baharda olacak. Bizde de yerel seçimlerin geçmesi, kur-faiz dengesinin oturması gerekiyor” dedi. Bu kapsamda Türkiye’nin rekabetçiliği konusunda ise Fayat, şu ifadeleri kullandı: “En büyük pazarımız AB toparlandı, talep arttı diyelim. Bu aşamada da bizdeki kur ve enflasyon dengesi önem kazanıyor. Eğer kur enflasyon oranında artarsa talep toparlandığında, PMI verileri düzeldiğinde, rekabetçi olabileceğiz. Şimdi yeniden enflasyonun yükseldiği bir döneme giriyoruz. Bu sürecin sonunda kur artacak mı, yoksa baskılanmaya devam mı edecek? Bu baskı devam ederse rekabet edemez hale geleceğiz. Bu kapsamda Merkez Bankası’nın alacağı kararlar önemli.”